Sultantepe Özbekler Dergah, bir çok sanat ve zanaatin uygulandığı ve öğretildiği bir okul işlevini de görmüştür. Mescidin altındaki odalar farklı şeyhler tarafından farklı çalışmalar için atelye olarak kullanılmıştır.Bu açıdan İbrahim Edhem Efendi belki de en dikkat çeken örneği oluşturur.
Şeyh’in Hezarfen ünvanı ile anılmasına şaşmamak gerekir. İbrahim Edhem Efendi’nin becerileri arasında marangozluk,tahta oymacılığı,doğramaalık, dökmecilik, tornacılık,dokumaalık ve matbacılık sayılabilir: Aynı zamanda hat ve özellikle de Ebru çalışmaları ile ünlüdür. Ebru alanındaki ünü saraya kadar ulaşmış ve eserleri zamanın padişahı Abdulazizi’i de büyülemiştir. Bu dönemde Dergah bir ebru okulu haline gelmiş ve Necmeddin Okyay, Sami Efendi, Aziz Efendi, Abdulkadir Kadri Efendi gibi büyük ustaları yetiştirmiştir.
İbrahim Efendi aynca dergahın kuyusundan su çekebilmek için bir makine, küçük bir litografya aygıtı, üç beygir gücünde bir buharlı makine ve çeşitli amaçlarda kullanılan büyüktü küçüktü bir çok makinenin mucididir. 1867 yılında Paris’te bir sergide ödül almıştır. 19. yüzyılda yaşamış olmasına karşın bir Rönasans insanı özelliklerini taşıyan İbrahim Efendi tüm bunlardan başka, Osmanlı sarayı için dokuma yapmış,tornaa ve tesbih yapımcıları yetiştirmiştir, işsizlere şemsiye sapı ve porselen tamirini öğretmiş ve bir dönem Sultanahmet Sanat Enstitüsü nde yöneticilik yapmıştır.

Tekkenin müdavimleri bahçedeki havuz başında 1948
Osmanlı’da ilk kurşun boruyu döken İbrahim Efendi’nin Tophane Askeri Okulu’nun kurucularından olduğu da söylenir. Şeyhinin başarıları ve kişiliği; Özbekler dergahını zamanın sanatçı, bilim adamı ve düşünürlerinin toplandığı bir kültür merkezi konumuna getirmişti. Yaşamı son bulduğunda, ünlü düşünün Rıza Tevfik mezar taşına kendisi için bir şiir yazmıştır.
Topluma yaptığı katkılan ile anılan bir diğer şeyh, Ata Efendi’dir. Hukuk öğrenimini görmüş ve İstanbul Hukuk Fakültesi nde öğretmenlik de yapmış olan Ata Efendi, asıl olarak Kurtuluş Savaşı’ndaki yararlılıkları ile ün kazanmıştır. Dergah, onun devrinde, bu kez İstanbul’dan Anadolu’ya geçerek ulusal orduya katılmak istiyenlerin durakladıkları bir merkez olmuştur. Aynı zamanda, yaralanan Türk askerlerin tedavi edildiği bir hastane işlevini görmüştür. Babası, Ata Efendi’nin dedesi İbrahim Efendi ile dost olan Halide Edip Adıvar, , İsmail Fazıl Paşa, İsmet İnönü, Celalettin Arif ve Mehmet Akif dergahta gizlenmiş olanlardan yalnız bir kaçıdır. (Ata Efendi hakkında detaylı bilgi için tıklayınız)
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra da Sultantepe Özbekler, Dergah, bir kültür merkezi olarak yaşamını sürdürmüştür ve dönemin başlıca Tasavvuf müziği ustaların konuk etmiştir:
Müziğe olan aşkı ile bilinen Necmettin Özbekkangay’ın şeyhlığine rastlayan bu dönemde, Süleyman ve Ulvi Ergüner, Aka Gündüz Kutbay, Niyazi Sayın, Cüneyt Orhon, Nezih Uzel gibi sanatçılar dergahta toplanıp Tasavvuf müziği meşk etmekten büyük zevk almışlardır. Necmettin Özbekkangay’ın müzığe olan ilgisi, sırası ile, bendir çalan ve ney üfleyen oğulları Edhem ve Sadık Özbekkangay ‘a miras kalmıştır.Onlar da müzisyen dostları ile beraber Tasavvuf müziği yapmaya devam etmektedirler.